Aileden birinin ölümü, çocuklar için çok büyük bir kayıptır. Ölümün takip ettiği bu süreç, büyük duygusal kırılganlığın ve stresin hissedildiği ve genellikle önemli psikolojik sorunların ve tepkilerin eşlik ettiği bir zamandır.
Ebeveynin ölümüyle ilgili psikolojik sorunlar yaşadığı anlaşılan bir çocuğa, baş etme yollarıyla ilgili destek verilerek yardım etmek mümkündür. Ancak bu sorunların anlaşılabilmesi için öncelikle çocuğun davranışlarının dikkatli gözlemlenmesi gerekmektedir.
Yaygın Psikolojik Sorunlar ve Tepkiler
Yas: En belirgin yas duyguları, uzun yıllar devam edebilen derin üzüntü ve kayıptır. Çocuk, ebeveynini, onunla geçirdiği zamanı ve yaptığı etkinlikleri, ona bağlılık hissini ve hatta kaybettiği geleceği özler. Bazen çocuklar kendi üzüntüleriyle başa çıkamamaktan korkarlar (ör. ağladıklarında kendilerini durduramamaktan) ve bu yüzden bu duygulardan kaçmaya çalışabilirler. Fakat yaslarıyla ilgili konuşmakta ve ağlamakta zorlandıklarında, duygularını başka yollarla gösterebilirler. Örneğin; ayrılık kaygısı, yalnız kalma korkusu, aileden, arkadaştan ya da sosyal aktivitelerden geri çekilme, yaş aralığına uygun davranışlarda regresyon (gerileme), uyku ve yeme bozuklukları, fiziksel belirtiler (ör. karın ve baş ağrısı), akademik performansta azalma ve ruh hâlinde ve duygusal işleyişte meydana gelen önemli değişimler yaşanabilir. Bu belirtilerin, çocuğun size direk olarak ifade edemediği yasından kaynaklanabileceğinin farkında olmalısınız.
Öfke: Öfke, doğrudan sözel ifade edilebileceği gibi dolaylı olarak başkalarıyla ilgili sinirlilik ve sabırsızlık hâli, yanlış davranışlar veya kuralların ihlali olarak da ortaya çıkabilir. Kaybın büyüklüğüne ve aile içinde yaşanan birçok zorlu değişikliğe (ör. mali durumdaki değişiklikler, evin değişimi ya da ebeveynin çalışma düzenindeki değişimler) karşı verilen bir tepkidir. Ayrıca öfke, bilinç dışı savunmacı bir tepki de olabilir ve diğer duygulardan daha güvenli olduğundan, üzüntüyü ve kaygıyı kendinden uzak tutma yolu olarak çocuk tarafından kullanılabilir.
Kaygı: Özellikle aileden birinin ölümü aniden ve beklenmedik bir şekilde olmuşsa çocuklar kendilerini fazlasıyla kaygılı ve korunmasız hissedebilirler. Çocuk, başka bir olumsuz olayın her an olabileceğinden endişe edebilir ve bu, hayattan zevk almayı ve rahatlamayı zorlaştırır. Büyük çocuklar kalan ebeveynleri hakkında endişelenebilir ve onu ağlarken ya da kaygılı gördüklerinde daha kaygılı olabilirler. Ve kaygıları, “Hayattaki ebeveynime de bir şey olursa benimle kim ilgilenecek?” gibi temel endişelerden kaynaklanır.
Suçluluk: Çocuklar mutlu olmakta zorluk çekebilir. Bu, yasın başlangıç kısmıdır ve devam ettiğinde suçluluk duygusuyla ilişkili olabilir. Birçok çocuk, ölen ebeveyni artık hayattan zevk alamayacağından veya hayatta olan ebeveyni hâlâ çok üzgün olduğundan, hayattan zevk aldığında kendisini suçlu hisseder. Özellikle küçük çocuklar, ebeveynleri hakkındaki öfke düşüncelerinin bir şekilde onun ölümüne neden olduğuna inanıyorlarsa kendilerini suçlu hissedebilirler. Çoğu zaman çocuklar bunu kabul etmekte isteksizdir. Bu yüzden mümkün olan en iyi şey çocuğun düşüncelerinin, isteklerinin ve öfkesinin ebeveyninin ölümüyle hiçbir ilgisinin olmadığı konusunda onu rahatlatmaktır.
Kişilerarası sorunlar: Ebeveynlerden birinin ölümünden sonra çocukların ilişkilerinde, sosyal ortamlardan kendilerini geri çekmeleri (üzüntü ve kayba yönelik yaygın bir tepki) ya da arkadaşlarına karşı hırçın, sinirli ya da sabırsız bir şekilde duygularını dışa vurmalarından kaynaklı sorunlar meydana gelir. Özellikle, bilinç dışı terk edilme korkularından dolayı çocuklar genellikle “Eğer bağlanmazsam, annem öldüğündeki gibi çok incinmeyeceğim.” benzeri bir düşünceyle yakın ilişkiler kurmaya tereddüt ederler. Ebeveyninin ölümünden önce de akran sorunları yaşayan çocuklar, bu dönemde bilhassa savunmasız olurlar.